-
1 حسر
Iحَسَر1. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu2. emekAnlamı: çok çalışmak, sa'y3. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet4. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIIحَسَرَ1. keşfetmek2. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak3. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet4. didinmekحَسِرَ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet3. didinmek -
2 تعب
Iتَعَب1. eforAnlamı: bedenî ve zihni çaba2. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu3. zavallılıkAnlamı: zavallı olma durumu4. emekAnlamı: çok çalışmak, sa'y5. meşakkatAnlamı: güçlük, sıkıntı6. yorgunlukAnlamı: beden veriminin azalması durumu7. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet8. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIIتَعِب1. bitapAnlamı: bitkin, yorgun2. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin3. bitkinAnlamı: gücü tükenmiş olan4. bezginتَعِبَ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. yorulmakAnlamı: yorgun duruma gelmek3. ıkınmakAnlamı: soluğunu tutarak sıkınmak4. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet5. didinmek -
3 نصب
Iنَصَب1. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu2. emekAnlamı: çok çalışmak, sa'y3. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet4. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIIنَصَبَdikmekAnlamı: bir cismi dik olarak durdurmakنَصِبَ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. didinmekIVنَصْبhokkabazlıkAnlamı: yalan dolanla görülen işVنُصُب1. sanemAnlamı: put2. heykelAnlamı: taş, bakır gibi maddelerden yontulan eser, yontu3. put4. anıtAnlamı: önemli ve çok değerli bir eserVIنُصْب1. sanemAnlamı: put2. heykelAnlamı: taş, bakır gibi maddelerden yontulan eser, yontu3. putنَصَّبَ1. görevlendirmekAnlamı: birine bir görev vermek, tavzif etmek2. atamakAnlamı: birini bir göreve getirmek, tayin etmek3. dikmekAnlamı: bir cismi dik olarak durdurmak -
4 أعيا
أَعْيَا1. sakatlamakAnlamı: sakat bir duruma getirmek2. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak3. didinmek -
5 تعنى
تَعَنَّى1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet3. didinmek -
6 عني
Iعَنِيَ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. didinmekIIعُنِيَ1. aldırmakAnlamı: değer vermek, önem vermek2. tınmakAnlamı: ilgilenmek3. umursamakAnlamı: önem vermek4. özenmek5. bakmakAnlamı: önem vermek, üzerinde durmak6. gözetmekAnlamı: önem vermek -
7 كد
IكَدّgayretAnlamı: olağanüstü çalışma, çabaIIكَدَّ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. didinmek -
8 كل
Iكَلَّ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet3. didinmekIIكُلّ1. külAnlamı: bütün, tam2. beherAnlamı: her biri3. umumAnlamı: bütün, hep, tüm4. cümletenAnlamı: hep birden, hepsi5. tümbekAnlamı: bütünü6. tamamAnlamı: bütün, tüm7. tamAnlamı: bütün, tüm8. bütünAnlamı: eksiksiz, tam
См. также в других словарях:
baygın düşmek — çok yorulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bacakları kopmak — çok yorulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırkolmak — çok yorulmak, çok derin uykuya dalmak … Beypazari ağzindan sözcükler
hırolmak — çok yorulmak, çok derin uykuya dalmak … Beypazari ağzindan sözcükler
bitap düşmek — çok yorulmak, yorgun düşmek Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorgun düşmek — çok yorulmak, bitkin duruma gelmek Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
pestili çıkmak — çok yorulmak Tulum Hayri dün voleybol oynamış, pestili çıkmıştı. R. Ilgaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
turşuya dönmek — çok yorulmak, bitkinleşmek Pazartesi günleri üst üste iki dersi olduğundan salıları turşuya dönüyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitmek — 1. nsz, er 1) Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda? F. R. Atay 2) Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesilmek — nsz 1) Kesme işi yapılmak 2) Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara. N. Cumalı 3) Gibi olmak, benzemek, dönmek Senelerden beri hizmetçinin,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı çıkmak — 1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek Çalışmaktan canım çıktı. 2) ölmek Herifin burnunu sıksan canı çıkacak. S. F. Abasıyanık 3) çok yıpranmak Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı … Çağatay Osmanlı Sözlük